Rotanızı Güneye Fethiyeye Çevirin
Bir yanım mavi deniz, bir yanım yemyeşil orman ve henüz bitmeyen yaz. Madem buraya sonbahar geç geliyor, madem ki Fethiye Ekim de hareketli bende atladığım gibi uçağa soluğu Fethiye de aldım.
Fethiye’ye geliş sebebim Fethiye Ölüdeniz Hava Oyunları Festivali olduğundan doğrudan Ölüdeniz deki Tokgöz hotele yerleştim. https://www.tatil365gun.com/oludeniz-hotelleri-tokgoz-butik-hotel-apart
Hava Oyunları festivalinin açılış törenine katılmak için bende paraşüt arabasıyla Babadağ’a çıktım. Tam manzaraya hakim restaurant ve pist oldukça kalabalıktı. Bu havada sıcak bir çay iyi gider diyerek bir çayımı yudumlarken pistten kalkan paraşütleri izliyordum. Tekli uçanlarda vardı, iki kişi uçanlarda ama hiç tereddüt eden yoktu. Hatta havalandıktan sonra çığlık atanlar bile vardı.
Muğla Valisi ve Fethiye Kaymakamı açılış konuşmasını yaptıktan sonra 17. Ölüdeniz hava oyunları festivali resmen başlamış oldu. Zaten kalabalık olan pist daha da hareketlendi.
Bu arada Muğla Valisi Amir Çiçekte bir tarftan uçmak için hazırlanıyordu. Baktım herkes uçuyor fırsat bu fırsat dedim bende uçmaya karar verdim.
Burada öyle uçmak istiyorum dediğiniz anda uçamıyorsunuz Ölüdeniz sahilinde bulunan paraşüt şirketlerinden rezervasyon yaptırmanız ve şirket araçlarıyla pilotlarla buraya gelmeniz gerekiyor. Çünkü uçuş yapılacak birden fazla pist bulunmakta.
Neyse ki festival açılışı olduğundan pilot bulmakta zorlanmadım. Havalandıktan sonra hissettiğim duygu, mutluluk tarif edilecek cinsten değildi.
Ayaklarımın altındaki Ölüdeniz plajının manzarası muhteşemdi. Hava da yüzlerce paraşüt gökyüzüne ayrı bir güzellik katmıştı. Sahilde meraklı gözlerle festival şovlarını izleyenlerin arasına kuş gibi kondum.
İkinci günde hava aşırı rüzgarlı olunca uçan yoktu durum böyle olunca Fethiye’yi gezme şansı doğmuştu. Kiralık aracıma atladığım gibi Fethiye merkeze gittim.
Bir sahil turu attıktan sonra şemsiyeli sokağa girdim uzun çarşıda ve devamındaki Paspatur çarşısında birçok alışveriş yapabileceğiniz dükkanlar, cafeler ve barlar bulunmakta. Paspatur çarşısı aynı zamanda buranın şehir merkezindeki barlar sokağıymış.
Şehir içinde ki yokuş yukarı çıkan yoldan Kayaköye gittim. Dağın yamacında ki eski evler arasında gezmeden önce yol kenarında ki börekçilerde saç böreği ve ayran keyfi iyi geldi. İstanbul da unuttuğumuz samimi ve güler yüzlü insanlarla karşılaşmak bana ayrı mutluluk verdi. Bir anda kendimi aile ortamı sıcaklığında buldum.
Rumların Türklerle mübadele esnasında terk edip gittikleri evler, kiliseler ve okulun bir kısmı her şeye rağmen ayaktaydı. Taş evlerin en önemli özelliği biri diğerinin güneş ışığını kesmemesi. Yaz-kış yerli ve yabancı turistlerin en çok ziyaret ettiği yerlerden biride Kayaköymüş.
Nüfusunun kalabalık olmamasına rağmen köyde gezerken kendin pişir kendin ye restaurantların çok olması ve özel villaların bulunması dikkatimden kaçmadı. Köy kahvesinde ki sohbette öğrendiğim kadarıyla temiz havada mangal keyfi yapmak veya villa kiralayarak tatil yapmak için turistler özellikle buraya geliyorlarmış.
Akşam yemeği için Hisarönünü çarşısını tercih ettim. Burada A dan Z ye bir çok dükkan var. Gecenin ilerleyen saatlerinde barlar ve sokaklar daha da hareketlenmeye başlıyor.
Üçüncü gününde hava şartlarının normale dönmesiyle gökyüzü neşelendi. Dünya’nın en iyi akrobasi pilotlarının yaptığı şovları izlerken heyecanlanmamak elde değil.
Gün boyu süren uçan paraşütler ve festival Ölüdeniz’ e ayrı bir atmosfer katıyor. Tüm bunlar Ölüdeniz plajının güzelliği ile birleşince faklı tatil arayışında ki insanların buluşma noktası oluyor.
Fethiye de gezilecek yerleri gezmeye, yapılacak aktiviteleri yapmaya üç günlük zamanın yeterli olmayacağını hatırlatırım.18. Uluslararası Fethiye Ölüdeniz Hava Oyunları festivalin de tekrar görüşmek üzere. Eğer yolunuz Fethiye’ye düşerse mutlaka yamaç paraşütü ile uçun.